Kayıtlar

Annemin Kokusu

Annemin içerden sesini duyardım: Kıızııım, bu kalabalıkla nasıl başediyorsun? Benim kaotik eşyalarımı düzenlerken söylerdi hep. Şimdi düşünüyorum da bir kaplumbağa kabuğuna sığabilir miyim acaba? Olur bence. Haydi bakalım başlasın o halde. Aldıkça aldığım, tükettikçe bitmeyen saçma sapan giysilerimi bir çırpıda hop attım gitti pencereden. Ne de ferahladı gardolabın içi. Sırada içerdeki büfe var. İçinde envai çeşit süs eşyası, oradan buradan, tüm gezilerden özenle alınmış, gördün mü bak ben buraya gittim'i ispat edercesine büfeye konulan süsler püsler. Dur bi toplayayım onları da. Hah oldu, hepsi çöpte. Şimdi sıra kızın odasına geldi. Barbi'sinden Lol bebeğine, toplardan, yazı tahtalarına, oyuncakçı dükkanından aşağı kalmayan ne varsa hepsini şu eski ama bir türlü atmaya kıyamadığım valizin içine koydum. Hop o da camdan dışarı. Ay ferahladım mı ne? Sırada ne var? Gereksizce alınmış ve hediye gelmiş binlerce borcam ve nasıl işe yaradığını bir türlü çözemediğim yumurta haşlama mak

Ranza

Resim
O eski 2 odalı evden taşınırken, en çok da ranzanın eskiciye verilmesi üzmüştü beni. O güzel geceleri, sohbetleri de satmıştık sanki. Ağır ağır ilerlerken sokakta eskici, arkasından bakakalmıştım. Ranza paylaşmanın güzel bir şekli olarak gelir bana oldum olası. İlk ranzalar hep kardeşle paylaşılanlardır. Eğer varsa bir kardeşin ve tek bir oda varsa çocuklar için, ranza gelir   o odaya yatak olarak. Ne hoş bir duygudur o en sevdiğinle altlı üstlü yatmak. Kardeşliktir, ablalıktır, abiliktir pay edilen herkesin kesesine. Varoluşun ilk güzel duygularının keşfedildiği yerlerdir o küçük çocuk odaları ve ranzalar. Bir türlü uykuya dalınmaz o ranzalarda sohbet etmekten. Hayaller, hedefler, yapılacaklar, gidilecek yerler sıralanır da sıralanır. Sonra içerden annenin sesi duyulur: Çocuklaaar, hadi yatın, geç oldu. Büyük olan küçüğe, hadi uyuyalım der, sonra elele tutuşup sihirli rüyalar alemine giderler iki kardeş. O günlere dönebilsem keşke dediğim o kadar çok zamanım oldu ki... O saflığa, masu

Yazı, hayat, şehir ve ev

Yazı yolculuğumun.......sındayım. Yazı yolculuğumun başındayım. 42 yaşındayım ve yeni başladım. Geç mi kaldım yoksa tam zamanı mı? Bilmem. Çok da umurumda değil. Doğru zaman şimdiymiş. Böyle hissediyorum. Şimdi yaklaşın, size birşey söyleyeceğim: Uzun zamandır düşündüğüm ve nasıl çare bulacağımı bilmediğim bir derdim vardı. Adı kendini ifade. Tam 42 senedir içimde konuşan sözcükler vardı ve ben onları bir türlü dışarı çıkaramıyordum. Bu sözcükler yumak olmuş ağzıma geliyorlar, geliyorlar ve geliyorlardı. Acaba içeriden nasıl dışarı çıkacaktım? Kendilerine bir yol bulamıyorlardı. Bir gün geldi, ben yazacağım dedi içimdeki ses. Zihnim zaten düzinelerce defter doldurmuştu yıllar içinde, sadece kağıda dökülmemişlerdi. O akşam yatağıma oturdum, bilgisayarımı kucağıma aldım, bir sayfa açtım. Tuşlara dokundum. Ve evet parmaklarım hangi harfe basacaklarını çoktan ayarlamışlardı. İşte o an baştan aşağı bir rahatlama geldi. Yazıyordum, evet ben yazabiliyordum. Yıllardır içimde olan sözcükler n

Yazmaya Dair

Resim
Beynim adeta doymak nedir bilmeyen bir canavar gibi sürekli yemek istiyordu. Yediği neydi? Bilgi, sadece bilgi. Uygulanmayan, kullanılmadan bir köşede duracak olan yığınla bir ton bilgi. Hepsi kütüphanenin bir köşesinde duran yaldızlı ansiklopedilere benziyordu. Üstleri tozluydu. Doyuramıyordum bir türlü beynimi, doymak bilmiyordu. Aç kurtlar gibi yedikçe dahasını istiyordu. Onu doyurmaya çalışmaktan ben de bitap düşmüştüm. O kitaptan bu kitaba, o kurstan bu kursa gidiyordu. Tükettikçe öğrenilecek konular bitmiyordu. Artık bilmeye çalıştığım şeylerden midem bulanıyordu. Her konu hakkında bilgim olamazdı. Saçma birşeydi bu. Kitaplar ve her türlü bilgi kaynağı benim için adeta bir tüketim malzemesine dönüşmüştü. Bu şekilde bana hiçbir faydası yoktu. Ne bir konuda derinleşebiliyordum, ne de bir konunun ustası olabiliyordum. Bütün dünya açık büfe, ben de her petekten bal alan bir arıydım sanki. Karar vermiştim, artık bu böyle gidemezdi. Bir odak noktası belirlemeli ve onun üzerinde devam

İlk Yazı

Merhaba,  Bugün benim bloğumda yazılarımı yayınlamaya başladığım ilk gün. Yazı yazmak için bu kadar beklemiş olmam nelere yol açacak, göreceğim. O açılan yollardan nerelere gideceğim, bir yazı, bir öykü, belki bir roman. Bunca yılın biriktirmişliği bana hediyesini bu yazılarla verecek, hissediyorum. Bu yolculukta siz de bana eşlik ederseniz mutlu olurum. O halde keyifli okumalar :) Ayça